25.09.2025
“CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ EKREM İMAMOĞLU’NUN SUÇU, SEÇİM KAZANMAK”
“BİZ ELAZIĞ VALİSİ’NİN, ELAZIĞ MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ’NÜN BURADA OLMASINI İSTERDİK”
“BENİM GÖRDÜĞÜM, ELAZIĞ’IN CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN KENDİSİNE DÖNDÜĞÜ SICAK YÜZÜNÜ GÖRDÜĞÜDÜR”
“CHP, TÜRKİYE’YE BURADAN ‘BENİM İKTİDARIMDA MESLEKİ EĞİTİM BÖYLE OLACAK’ DİYE MÜJDELİYOR”
“BİZ İNSANA DEĞER VEREN, ÖĞRENCİYE DEĞER VEREN BİR ANLAYIŞI TEMSİL EDİYORUZ”
“ANADAN, BABADAN ÇOCUĞA YOKSULLUĞUN MİRAS KALMAMASI İÇİN İKTİDAR OLMAK İSTİYORUZ”
“SAĞCISI, SOLCUSU YOK; MEMLEKETİN ORTAK ÇIKARLARINDA BİRLEŞMEK İÇİN BİR ARADAYIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Elazığ’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Gazi Meslek Teknik Anadolu Lisesi açılışına katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, burada yaptığı konuşmada, “Çok değerli Elazığlılar, Harput Dağı’nın eteklerindeki yiğit insanlar. Bugün buraya bir açılış yapmaya, Elazığ’a Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptığı hizmetlerden bir tanesinin açılışında sizlerle birlikte olmaya geldik” dedi. Özel şöyle devam etti:
“BU ESERİN GÖRÜNÜR OLMASI SON DERECE ÖNEMLİ”
“Bugün burada bulunuşumuzun en önemli vesilesi hiç şüphesiz, uzun yıllar, dokuz dönem boyunca milletvekili çıkaramadığımız Elazığ’da, kendisinin aday olmasıyla milletvekili çıkardığımız, 5 yıllık milletvekilliğinin sonunda büyük bir teveccühle ve partimizin oylarını Türkiye çapında dikkat çeken bir şekilde yükselterek yeniden sizlerin göreve getirdiğiniz, 2020 yılında yaşanan büyük felakette o acıyı bütün Türkiye’nin tüm boyutlarıyla duymasına aracılık eden, milletvekili grubumuzu buraya seferber etmemizi, yerel yönetimlerin buraya üst düzeyde ilgi göstermesini sağlayan Elazığ milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol’un şahsında tüm hemşerilerimizi selamlıyorum. Buraya Sayın Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte, Sayın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekilimizle, Gölge Kabinemizdeki Milli Eğitim Bakanımızla, Genel Başkan Yardımcılarımız, bölgedeki milletvekillerimiz, Parti Meclisi üyelerimizle, il başkanlarımızla, kuvvetli bir heyetle geldik. Çünkü bu eserin görünür olması son derece önemli. Biraz önce Nuri Başkan ifade etti. Gerekli protokol davetleri yapıldı. Konuşmasındaki güçlüğün farkındayım. Büyük bir nezaketle konuşma hazırlanmış. Birçok yerinde burada bulunması olası protokole teşekkürler ediliyor. Ama yoklar, ama olanlar var. Yeniden Refah Partisi’nin, İYİ Parti’nin, Saadet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcıları, değerli tüm muhalefet partilerinin çok değerli siyasetçileri, yöneticileri buradalar. Çünkü onlar aldıkları davetin ne manaya geldiğini ve burada bulunmalarının, burayı şereflendirmelerinin, Elazığ’a verdikleri, partilerinin verdiği kıymetin burada cisimleşmesinin ne kadar önemli olduğunu biliyorlar.”
“ESAS SUÇU, BİR SONRAKİ SEÇİMİ KAZANMAYA AZMETMİŞ OLMAK”
“Değerli Elazığlılar, bir kişinin, bir yapının, bir örgütün, bir partinin ne kadar demokrat olduğu seçim kazandığı gün belli olmaz. Seçimi kaybettiği gün belli olur. Bugün Türkiye’de 23 yıl boyunca seçimleri hep kazanmış, milli iradeyi dilinden düşürmemiş. 31 Mart tarihinde ilk kez ikinci olmuş, ilk kez seçim kaybetmiş, o günden sonra bindiği demokrasi treninden inmiş bir iktidar var. Öyle olunca kazandığında baş tacı ettiği millet iradesini görmeyen, onun seçtiklerini küçük gören, hakir gören, hatta Türk Ceza Kanununda yazılı bütün cezaların üstünde bir suç icat eden, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yenme suçu, Tayyip Erdoğan’ı yenme suçunu işleyenleri en ağır şekilde cezalandıran bir iktidar var. Bugün burada bu neredeyse 1 milyar liraya mal olacak, 720 milyar liralık bir yatırımı, kendinden bir okul istenmişken, 10 okul maliyetindeki bir teknik liseyi, bir mesleki eğitim nasıl olmalıdır bu çağda onu gösteren bu eseri, Elazığ’a kazandıran hem İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı, hem de Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu maalesef bizi 12 metrekarelik bir zindandan izliyor. Onun suçu seçim kazanmak. Bir kez Beylikdüzü’nde, üç kez İstanbul’da, dört kez Tayyip Erdoğan’ı yenmek. Belki bu suçu affedilebilirdi. Ama esas suçu, bir sonraki seçimi kazanmaya azmetmiş olmak. Elazığ’a üç okul yapıldı. Bunun birini sevgili Mansur Yavaş yaptı. Milli Eğitim’e teslim edildi. Birini bugün açıyoruz, öğrencilerine bu öğretim yılında ev sahipliği etmeye başlayacak. Bir diğeri de yapım aşamasında. Onun da o gün yapılmasına karar veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer, o da maalesef İzmir’de cezaevinden bu töreni izliyor. Buraya emek veren ve şu anda içeride olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çok sayıda hem siyasetçisi, hem yöneticisi bizleri cezaevlerinden izliyorlar. Onları buradan saygıyla bir kez daha selamlıyorum.”
“HEPSİ DAVETLİ, AMA BURADA HİÇBİRİ YOK”
“Elbette bu tören bizzat da davetiyesi yollanması sorulduğunda elbette Cumhurbaşkanı bir okul açılışına davet edilmeyecek, nereye edilecek dediğimiz, bugün Amerika’da olan Sayın Erdoğan da davetli. Partisi davetli, bakanları davetli ama burada hiçbiri yoklar. Biz Elazığ Valisi’nin, Elazığ Milli Eğitim Müdürü’nün burada olmasını isterdik. Yıllarca Manisa’da, 2011’den beri milletvekiliyim, 2009’da belediye başkan adayıydım. Yıllardır Manisa’da seçimlerden birinci çıkamamış bir partinin, Ana Muhalefet Partisi milletvekili olarak sayısız açılışa gittim. Sayısız açılışta protokolde yerimi aldım. Bu açılış AK Parti’ye yarar diye bakmadım. Bu açılış millete yarar, Manisa’mıza yarar diye baktım. Türkiye’nin dört bir yanında açılışlara davet edildik. Gittik, protokoldeki yerimizi aldık. Ama valiyi alkışladık, ama bakanı alkışladık. Kim hizmet ettiyse teşekkür ettik, tebrik ettik. Siyaset böyle bir şeydir. Bugün bu kıymeti burada birileri bilmiyor olabilir ama havaalanından buraya gelirken benim gördüğüm Elazığ’ın bu yapılanları ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisine döndüğü sıcak yüzünü gördüğüdür, sahiplendiğidir, selamladığıdır. Yıllardır Elazığ’a gelip giderim, her geldiğimde bir öncekinden daha sıcak karşılandığımız, bugün milletvekilimizle birlikte otobüsümüzden selamladığımız Elazığ’da kendimi Manisa’da saydım. Buna katkı sağlayan il başkanıma, milletvekilime, örgütümüze ve sımsıcak Elazığlılara yürekten teşekkür ediyorum.
“İNSANA VERDİĞİMİZ DEĞERİN PARA İLE KARŞILIĞI YOK”
“Bu okulun 2020 yılında yapımına karar verip, 2022’de hep birlikte temelini attık. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanımızla birlikte biz bu okulun projesini ekranlardan gördüğümüzde hayran kaldık. 2023’te Sayın Ekrem İmamoğlu, Sayın Dilek İmamoğlu ile birlikte geldi ve burayı gezdi. Sosyal medyadan paylaştı. O gün gördüm ki o hayal edilen proje gerçek olmaya yüz tutmuş. Bugün okulu gezdim, sizler tören alanında yerinizi alırken gördüklerim karşısında gerçekten gurur duydum. Bugün burada bir mesleki eğitim nasıl yapılmalıdır, onun yanıtı var. Bugün burada örneğin, öğrenci kaynak yapmayı öğrenecek. Kaynak yapma atölyesini gördük. Yan yana 15 tane kaynak yapma ünitesi. Aspiratörleriyle, gözlükleriyle, bütün ekipmanlarıyla, bir köşede dersliğiyle, öğrencinin ve öğretmenin ihtiyaçları için ayrılmış özel alanlarıyla, 24 dersliğiyle, derslik sayısından fazla atölyesiyle, futbol sahasıyla, FİFA standartlarında basket sahasıyla ve tüm bloklarıyla birlikte ben bugün burada bir meslek lisesi, bir teknik lise filan gezmedim. Benim gözlerimi kapatın, buraya getirin, burayı gezdirin. ‘Burası Almanya’da bir okul, Amerika’da bir okul’ deyin, ona inanır insan. Bu çağın gereklerini yakalayan ve bunu Elazığ’da simgeleştiren, örnekleyen Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’ye buradan ‘Benim iktidarımda mesleki eğitim böyle olacak’ diye müjdeliyor. Onu gösteriyor. Bir yanda MESEM adı altında çocukların, gençlerin bir gün okulda olduğu, dört gün ucuz işgücü olarak çalıştırıldığı, maalesef resmi kayıtlarda 18 ama bazı çalışmalarda 72 öğrencinin geçen yıl tedbirsizlik nedeniyle yani çalıştırdıkları inşaatlarda, çalıştırıldıkları alanlarda, fabrikalarda iş kazalarından hayatını kaybettiği bir proje varken, burada iş alanlarına yönlendirilmeden önce hocalarının varlığında, önce iş güvenliğini, kendi sağlığını, işçinin sağlığını ve işin güvenliğini öğrendikleri, sonra mesleklerini öğrendikleri bir uygulama yapacaklarsa en üst güvenlikle ve en üst donanımla oralara gittikleri bir süreci nasıl geliştireceğiz, hepsinin en iyi örnekleri burada. Bunun için işte bu okula harcanan para milli eğitimin tip projelerinin 10 katı. Çünkü insana verdiğimiz değerin para ile karşılığı yok. Gerekirse 100 kat para harcanacak ama bu milletin evlatları gittikleri yerde, inşaatın 9'uncu katında elektrik kablosunu ucuz döşeyecek işçi diye çalıştırılırken düşüp de orada hayatlarını kaybetmeyecekler. Biz insana değer veren, öğrenciye değer veren bir anlayışı temsil ediyoruz.”
“İSTANBUL’DA 127 KREŞİMİZLE 12 BİN 400 AİLEYE DOKUNUYORUZ”
“Bu anlamda İstanbul’da belediyecilikte de Ekrem Başkan’ın açtığı çığırı görmek gerekiyor. Sadece İstanbul’da bugüne kadar 127 tane kreş açtı İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Şimdi burada sorsam, desem ki sizce yedi yıl önce İBB Ekrem İmamoğlu tarafından yönetilmeye başlandığı gün, devir teslim aldığımız gün kaç kreş vardı? Herkesin aklından bir rakam geçer, kimse kolay kolay bilemez. Çünkü yoktu. Sıfırdı. Bugün 127 tane kreşimizden, 12 bin 400 tane öğrenci yararlanıyor. 12 bin 400 aileye dokunuyoruz. 12 bin 400 çocuğun el becerilerini, zengin çocukları gibi dört yaşında kazanmaya başlamalarını sağlıyoruz. 12 bin 400 tane çocuğun protein almasını sağlıyoruz. 12 bin 400 çocuğun varsa bir eksikliği, yedi yaşında, altı yaşında, ilkokul öğretmeninin değil üç, dört yaşında okul öncesi eğitimdeki öğretmenin fark edip, uyarıp hızla o eksikliklerinin giderilmesini, kalıcı eksikliklerin çocukla bir büyümemesini sağlıyoruz. 12 bin 400 anneye ‘Çocuğun bize emanet, sen istihdama katılabilirsin, para kazanabilirsin, sen sosyal hayata katılabilirsin’ diyoruz.”
“MİLLİ EĞİTİM; CEMAATLERİN, TARİKATLARIN İŞİ DEĞİLDİR”
“Burada anmadan olmaz. Elazığ’da bir cemaat yurdunda Enes Kara hayatını kaybettiğinde, hayatına son verdiğinde hepimiz büyük üzüntüler çekmiştik. Oradaki sorun aynen kreşlerde olduğu gibi İstanbul Büyükşehir’i devraldığımızda hiç yurdu yokken, 16’ncısını önümüzdeki haftalarda Zübeyde Hanım Kız Yurdu olarak açacağız. Tam 16 tane İstanbul’a yurt kazandırdık. Niye yurt yapılmaz, niye kreş yapılmaz? Bunu buradan açıklıkla söyleyelim. Bunların hepsi siyasi tercihler. Bu siyasi tercihler kadını evde gören, istihdamın dışında gören, öğrenciyi birilerinin kucağına itmeye çalışan bir yaklaşım. Biz milli eğitimin, eğitimin, yurtların devlet eliyle yapılmasını şundan dolayı önemsiyoruz. Milli Eğitim devletin işidir. Cemaatlerin, tarikatların işi değildir. Biz hiç birimiz inanca, insanların giyimine, kuşamına, dinini yaşamasına asla ve asla söz söyleyecek insanlar değiliz. Demokrat en çok buna saygı duyar. Ama devletin işini birilerine verince 15 Temmuz’da olduğu gibi sadakati devlet ve millete değil, başkalarına olanların neler yapabileceğini gördük.”
“O GÜN SÖYLEDİĞİM SÖZÜN SONUNA KADAR ARKASINDAYIZ”
“Bu açıdan bu devletin ülkedeki bütün insanlara; eşit, ayrımsız, sağlık, eğitim, bütün öğrencilere bakınma imkanlarını sunduğu bir yeni bakış açısıyla, olması gereken bakış açısıyla Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girmesi gerekiyordu. Geçtiğimiz seçimde çok yaklaştık, nasip olmadı. Ama milletin kararına saygı duyduk. Ardından Cumhuriyet Halk Partisi yapılan yerel seçimlerde Türkiye'nin nüfus olarak yüzde 65’inde birinci oldu. Ekonomik olarak yüzde 85’inde birinci oldu. O gün söylediğim bir sözün sonuna kadar arkasındayız. ‘Bu seçimi biz kazandık, kaybedeni yoktur. Kimseyi CHP’ye oy verdiğine pişman etmeyeceğiz.’ Ki dedik ‘Belediye başkanlarımıza emanet edilen, ne şehrin altın anahtarıdır, ne belediyenin kapısının, kasasının anahtarıdır, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Türkiye’ye yakışır bir iktidarın kapısının anahtarıdır. Hizmet edeceğiz, ayırmadan hizmet edeceğiz. Kimseyi siyasi görüşünden dolayı ötekileştirmeden hizmet edeceğiz ve sonunda biz başaracağız, biz kazanacağız, Türkiye kazanacak’ dedik. Tam da o noktadayız.”
“BU EŞİTSİZLİĞİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN İKTİDARI İSTİYORUZ”
“Mesleki eğitimin kalkınmanın lokomotifi olacağı bir eğitim sistemini müjdeleyerek buradayız. Finlandiya‘da, Almanya’da, Hollanda’da mesleki eğitim gençleri fabrikada köleleştirmeyi değil de üretimi güçlendirmeyi sağlıyorsa, verimliliği artırıyorsa çocuk güvenceli denetimli ve çağın teknolojisi ile donatılıyorsa bunlardan bizim evlatlarımızın, Türk milletinin evlatlarının, Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetli evlatlarının mahrum kalmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. Çok uzatmadan Türkiye’de bir yanlışın, bir yanlış bilgilenmenin altını çizmek isterim. Maalesef her fırsatta iktidar ‘Eğitime en büyük katkıyı verdik’ diyor ve diyor ki ‘Bütçenin yüzde 14’ünü eğitime ayırdık. Ama bunun yüzde 71’inin maaşlara, yüzde 9’unun SGK’ya gidip sadece yüzde 20’sinin gerçek anlamda eğitime harcandığını gizliyorlar. Oysaki sadece 2021’le, dört yıl öncesi ile karşılaştırırsak milli eğitime harcanan para dört yıl önce bile gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 4,8’i iken bu yıl yüzde 2,36’sına düştü. Yani ülkenin kaynaklarında eğitime ayrılan para yarı yarıya azaltıldı. Bugün Türkiye’de binlerce öğrencimiz depreme dayanıksız, bakımsız, interneti, laboratuvarı bulunmayan okullarda eğitim görüyor. Hijyen yok, hijyeni sağlamak isteyene de izin yok. Bugün Türkiye’de okullarda çeşmeden akan su içilemiyor. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler okul suyu, su sebili uygulamasıyla izin verilen her okula girip okula arıtma sistemli her öğrencinin içebileceği suyu sağlamak istiyor. İzin verilen okullarda; örneğin İstanbul Tuzla’nın tamamında yaptık. İstanbul’da izin verilen bütün okullarda yaptık. Ama birçok yerde vali baskısıyla, Milli Eğitim baskısıyla okul müdürleri buna izin vermiyor. Ne oluyor? Zil çalınca çocuklar dışarı koşuyor. Parası olan, babasının cebine harçlık verebilenler kantinden sağlıklı suyu kana kana içiyor. Garibanın çocuğu tuvalet çeşmesine ağzını dayıyor. Bunu ortadan kaldırmak için, bu eşitsizliği kaldırmak için iktidar olmak istiyoruz.”
“EKREM BAŞKAN İÇERİDE YATARKEN, ÖĞRENCİLERE KIYAFET DESTEĞİ VERİYOR”
“Notlarımda vardı, sadece şunu hatırlatmama izin verin: Ekrem Başkan’ın talimatıyla bu sene bir ilke imza atılarak 15 bin öğrenciye ayda 2 biner lira beslenme desteği yapıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Bu yıl yine ilk kez Ekrem Başkan’ın projesiyle, onun talimatıyla, o içeride yatarken 20 bin ortaöğretim öğrencisine 2 bin 500’er lira, 10 bin üniversite öğrencisine 5 biner lira kıyafet desteği veriyor. Eylül ayında öğrencinin biri ayağında 10 asgari ücretlik ayakkabıyla okula giderken, öbürü altı yırtık ayakkabıyla gitmesin diye yapıyoruz bunları. Sadece 100 milyon lira İstanbul’da kıyafet desteği yapan, bu yıl 100 bin öğrenciye 20 biner lira sadece barınma desteği verecek olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi örneğini anlatıyorum. Çünkü bugün onların projesini yapıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında tüm belediyelerimiz, benzer projelerle insanlara dokunuyorlar. Buradan sözümün özü şudur: Biz zengin - fakir ayrımının ortadan kalktığı, en azından okul öncesi eğitimde ilköğretimden, ortaokulda, lisede, devletin herkese en iyi eğitimi eşit ve ücretsiz şekilde verdiği bir Türkiye’yi düşlediğimiz için; biz okulda parası olan çift kaşarlı tost yerken, olmayanın kantin önünde bakmaması için; okulda tüm öğrencilerin en az bir öğün üç kap sıcak yemek yiyebildikleri bir eğitim sistemini sağlamak için; biz hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı bir farkla geriden başlamaması için; babadan çocuğa, anadan çocuğa yoksulluğun miras kalmaması için iktidar olmak istiyoruz. Onun için mücadele ediyoruz. Onun için çalışıyoruz.”
“UMUT BURADA, GENÇLERDE…”
“Sağcı, solcu farkı yok. Ben dün Eyüpsultan’da otobüsün üstünde bir tarafımızda DEVA Partisi’nin Genel Başkanı vardı, bir tarafımızda Saadet Partisi’nin. Bir tarafımızda 1950’lerde rekabet ettiğimiz Demokrat Parti’nin. İYİ Parti’nin Genel Başkanı ‘Gönlüm sizinle’ dedi, selamlarını yolladı. Yeniden Refah’ın Genel Başkanı o meydana selamlarını yolladı. Önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu meydana selamlarını yolladı. Partiden temsilciler yolladılar. Biz kutuplaşmayı bitirmek için bugün burada nasıl bütün muhalefetin temsilcileri yan yana, kol kolaysa bu memleketin ortak çıkarlarında birleşmek için buradayız. Milli Takım gol atınca kim ayağa kalkıyorsa o bizdendir kardeşim. Ayrımız, gayrımız yoktur. File’nin Sultanları bayrağı göndere çektirirken İstiklal Marşı’nı okurken kimin gırtlağını düğümleniyorsa onunla birlikteyiz biz. Biz Türkiye İttifakı’yız, Türkiye’yi ayrıştıranlara, Türkiye’yi kutuplaştıranlara, karşı tarafı şeytanlaştırıp güya kendi arkasını sağlamlaştıranlara inat kutuplaşmak için değil, kucaklaşmak için geliyoruz iktidara. Burada, bu okulda okuyacak gençlere; bugün sizin ardında dünyayı bulacağınız bir kapı açıyoruz sizlere. Bu derslikler sizin hayalleriniz için ışık olacaklar. Bu laboratuvarlar umarım ki meraklarınızı kanıtlandıracaklar. Bu atölyeler hayal gücünüzle birlikte bu ülke için umuda dönüşecek. Ekrem Başkan’ın sloganı orada: ‘Umut burada’ diyor. Umut gençlerde. Umut bu okulda. Türkiye’nin yarınlarında. Burada mezun olduğunuzda her biriniz başta Elazığ’ın ve Türkiye’nin gururu olacaksınız. Türkiye’nin umudu olacaksınız, yarınları siz kuracaksınız. Bu bina sadece betonla, demirle değil, umutla yükseldi. Bu umudu büyütecek olan sizlersiniz. Hepinizi çok seviyoruz. Hepinizi Ekrem Başkanımız çok seviyor. Biz size hizmet etmek için, sizin için çalışmak için bu görevlerdeyiz. Ama siz yarın bu ülkeyi dünyanın lider ülkesi yapmak için bu görevleri bizlerden teslim alacaksınız. Bu okulun yapımına fikren öncülük eden bir kez daha Sayın Gürsel Erol’a, Elazığ bürokrasisinde bu okulun yapımında katkı sağlayan herkese, başta Ekrem İmamoğlu, Nuri Başkan, bütün İBB ailesine, yüklenici firmaya ve bu heyecanı paylaşmak için buraya gelen siyasilere ve her birinize ayrı ayrı yürekten teşekkür ediyorum. Hayırlı, uğurlu olsun. Hepinize saygılar sunuyorum.”